11 Ekim 2018 Perşembe

Black Peace Stone Nation


Security Threat Group - STG

Black Peace Stone Nation




5 Hunnit
Libya Fort'ın en üst düzeydeki teğmenleri, ABD'ye düşman olan Albay Moammar Kaddafi ile temas kurdu. 1986 baharının sonlarında EL RUKNS (BLACK P-STONES), Libya delegeleriyle buluşmak için Panama'ya iki sefer yaptı. Libyalılarla, Trablus'ta; 2,5 milyon dolar değerinde güçlü  silahlar için bir anlaşma yaptılar. EL RUKNS silahları alacakken, “RUKBOM” operasyonu yürütecek olan Polis ve diğer hükümet kurumlarına geniş çaplı bir kentsel saldırı başlatacaktı. Daha sonra Fort, terörist suçlamalarıyla yargılanmıştı. 1987'de Fort, 80 yıl hapis cezasına çarptırıldı. 1988 yılında cinayet suçundan yargılanan ve 75 yıl daha hapis cezasına çarptırılan 50 diğer yüksek rütbeli ELRUKNS vardı. 1988'de ELRUKN ismi ortadan kayboldu ve Black P. Stone ismi tekrar ortaya çıktı.

Rube (Randy Dillard) ve Thunder (Herbert Stevens) 43. Sokak sokaktan 39. Sokağa taşındılar. Rube ve Thunder, o zamanlarda BPSN'nin en saygın liderlerinden ilkiydi. 1971'de Rube ve Thunder kaçırma ve çok sayıda cinayet suçundan mahkum edildi. Thunder ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı ve Rube ölüm cezası aldı. 70'lerin başında BPSN için bir kargaşa vakti geldi. Ana 21 liderlerin çoğu hapise giriyordu. Jeff Fort, hükümet fonlarının kötüye kullanılmasından dolayı 1972'de mahkum edildi ve hapishaneye gönderildi. Rube Menard'daki Death Row'taydı. Black Stone Rangers'ın asıl kurucusu Eugene “Bull” Hairston da hapsedildi. Fort, 1974'te Statesville'den transfer edildi. Bull, hem Almighty hem de Thunder ile sıkıydı. Fort, Statesville'deki Stones'dan sorumluydu ve Thunder'ı terk etti. Bull, Menard'ı kullanıyordu. O ve Fort iktidaryadı çünkü Hairston hapsedildikten sonra Fort; BPSN'nin tam kontrolünü ele geçirdi ve Hairston'a bağları koparmak için sokağa Stones'lar gönderdi. Hatta 1968'e kadar Black Stone Rangers'ın manevi lideri olan; Bull'un en yakın takipçisi Paul Martin'in infaz edilmesini emretti ve 3 kez vurulduktan sonra öldü. “Profit Paul” un öldürülmesi, Jeff Fort'un; ulusu tam kontrolünü ele geçirmesini sağladı. Bu  yaşananlardan sonra bir çok Stones kuruldu, bunlar; 
TITANIC STONES / APACHE STONES / JABARI STONES / NO LIMIT STONES / MANIAC STONES / JET BLACK STONES

BPSN'in Siyasi Tarafı
BPSN, çeteye yardım etmeye istekli sempatik liberallerden büyük bir destek aldı. Bir gözlemci bunu şöyle tarif etti:
"Bu beyaz liberaller, Black P. Stone Nation'ın potansiyel siyasi gücü tarafından canlandırıldı ve bu gücü yapıcı faaliyetlere dönüştürmeye çalıştılar. Bu kendi içinde dikkate değer olsa da, sokak çetesinin sahip olduğu asi tavır bunu zorlaştırdı.''
Bu çete profilinde daha sonra ele alındığı gibi, çeteye en büyük yardım din adamlarının birinden geldi. John Fry adında bir papaz. Fry temelde kilisesini ve kiliselerin kaynaklarını çete üzerine çevirdi. Bu, kilisenin parasını çete liderlerini kurtarmak için kullanması ve çetenin şehir çapındaki toplantılarını kilisede yapmasına izin vermek anlamına geliyordu. Çetelerin, büyük bir çete toplantısı düzenlemek için büyük bir kiliseyi kullanabilmeleri; çetenin bir örgüt olarak önemli bir kaynak eklediğini gösteriyor. Dolayısıyla, gerçek bir sıfır tolerans politikasında böyle bir kaynak, daha güçlü ya da daha örgütsel olarak etkili hale getirebilecek (yani, gençleri işe alma, meşruluğuna katkıda bulunma vb.)
BPSN İçin Bayram Günü
BPSN için kutsal bir gün 8 Ağustos günüydü. 8 Ağustos BPSN üyeleri için "bayram günü" olarak adlandırılır. İlk "bayram günü" 8 Ağustos 1976'da meydana geldi. Milwaukee, Wisconsin'de yapıldı. 8 Ağustos'un "bayram günü" olarak seçilmesi ya da yıllık çete kutlaması, Chicago Polis Memuru James Alfono'nun öldürülmesinin planlanmasının yıldönümünü kutlamasıydı.
Memur Alfono, 67. ve Stoney Adasında bir arabanın gözetlemesini yapan bir çete istihbarat memuruydu. Bir BPSN üyesi, ordu tüfeğiyle Memur Alfonso'nun arabasını gövdesinden vurarak anında öldürdü. Temel bir çete suikastıydı. Kentsel huzursuzluğun bir sonucu, polise karşı büyük bir düşmanlık besledi ve çete; hükumete nasıl bir mesaj gönderileceğini planladı. O zamanlar bu açıkça bir "çete suçu" idi. Bugün, Jeff Fort'un emrettiğine dair kanıt yok ve herkes bunu bir ''çete toplantısı'' sonucu olduğu düşüncesinde.
Giyim
"Black Stone Rangers" ilk ortaya çıktığında, onların ayırt edici giysileri kırmızı fötr bere idi.
Jeff Fort, ilk Federal cezasından sonra Milwaukee'den Chicago'ya döndüğünde ve El Rukns'a dönüşecek “Moorish American” grubunu (1975-76) başlangıcında, diğerlerinden ayıran kıyafetleri kırmızı fes idi.
BPSN üyeleri; tişörtler, sweat shirt'ler ve şapkalar üzerinde son derece stilize, pahalı, havalı tasarımları kullanırlar. National Gang Crime Research Center (Ulusal Çete Suçları Araştırma Merkezi) tarafından tutulan National Gang Cultural Artifact (Ulusal Çete Kültür Eserleri) koleksiyonunda bunların çok sayıda örneği var. En tipik olanı, "ALL IS WELL" veya piramidin kullanımı gibi bir logo, BPSN çetesinin argo ifadesidir.
Bugün BPSN üyeleri için çete kıyafeti; en popüler ürünlerden biri onların spor giyimdir. Bu özel kıyafet tarzı açıkça çete üyeleri için tasarlandı. Üzerinde "Black Stone" yazan büyük bir alan var var ve bu iki kelime arasında beş köşeli bir yıldız, hilal ve ay var.
ANA 21 ÜYE
En tepede Eugene "Bull" Hairston ve Jeff Fort vardı. Black Stones'daki diğer "O.G." üyeler, Hiyerarşik iktidarın herhangi bir sırasına göre listelenmeyen aşağıdaki üyeleri içeriyordu:
George Rose (AKA "Watusi", "Mad Dog") - Kayıtsız
Lee "Stone" Jackson - Kayıtsız
William Troop (AKA: "Sweet Pea", "Sweet Jones") - Kayıtsız
Melvin Bailey (AKA: "Lefty") - Kayıtsız
Herbert Stevens (AKA: "Thunder") - Kayıtsız
Lawrence White (AKA: "Tom Tucker") - Kayıtsız
Adam Battiste (AKA: "Leto") - Kayıtsız
Sylvester Hutchins (AKA: "Hutch") - Kayıtsız
Charles Franklin (AKA: "Bosco") - Kayıtsız
Theotis Clark (AKA: "Thee") - Kayıtsız
Henry Cogwell (AKA: "Mickey") - Kayıtsız
George Martin (AKA: "Porgy") - Kayıtsız
Andrew D. McChristian (AKA: "A.D.") - Kayıtsız
Fletcher Puch (AKA: "Bo Peep", "Old Man") - Kayıtsız
Edwin Codwell (AKA: "Little Charlie", "Caboo") - Kayıtsız
Leroy Hairston (AKA: "Mr. Maniac", "Baby Bull") - Kayıtsız
Charles Edward Bey (AKA: "Benbolaman", "Bear") - Kayıtsız
Herman Holmes (AKA: "Moose") - Kayıtsız
Moses Robert Jackson (AKA: "Dog") - Kayıtsız
Paul Martin (AKA: "Crazy Paul") - Kayıtsız
Lamar Bell (AKA: "Bop Daddy") - Kayıtsız
Johnnie Jones (AKA: "Cool Johnnie") - Kayıtsız
Bernard Green (AKA: "Droop", "The Colonel") - Kayıtsız


BPSN'de İslam Dininin Rolü
hqdefault.jpgBPSN hakkında yazılmış önceki kitapların hiçbiri İslam dininin bu çetede oynadığı rolü açıklamamaktadır. Bu kısmen bir zamanlama problemidir, kitaplar daha yaşlıdır ve Jeff Fort'un BPSN üzerindeki etkisinin bu dini etkiyi yarattığı düşünülmektedir. Çete içindeki dini inançların rolü iki yönlü bir amaca hizmet eder: (1) Özünde suçlu olan bir kuruluş için sosyal kabul edilebilirlik ve siyasi ortamlarda Politik amaçlar için gereklidir.  (2) Dini inançlar, çetenin üyeleri üzerinde uyguladığı toplumsal kontrol seviyesine katkıda bulunur ve aynı zamanda  “ahlaki uyum” amaçları içindir. Böylece bir tarikat gibi, daha güçlü ve aşırı inançlı olurlar. Genellikle üyeler çetenin merkezileşmiş otoriter örgütsel yapısına boyun eğmeye daha fazla meyillidiller
İnanç sistemine bu kadar ilgi duyan diğer çeteler, Jeff Fort'un başlattığı geleneği basitçe kopyalamış olabilirler. Bu, çetelerin özgür bir toplumu sömürdüğü başka bir yoldur. Dinin; denetlenmeyen veya soruşturulmak istemeyen toplumun “kutsal” bir yönü olduğunu bilirler. Dolayısıyla, çetelerin gelecekteki örgütsel tarzlarını tahmin etme yeteneği; çetelerin herhangi bir toplumun sunduğu “haklar” ve “özgürlükleri” kullanacağını bilmekten gelir.
  
"Amerika'nın El Rukn Moorish Bilim Tapınağı'nın kuruluşu; 1976 yılının Mart ayında,  Fort'un federal hapishaneden serbest bırakılmasıyla aynı tarihe denk geldi. Fort, Black Muslims and the Regional Church of the Moorish Science Temple of America'ya katılmaya çalıştı. Her iki grup da onu reddetti. Onun takipçileri ve Fort, daha sonra kendi dini organizasyonunu başlattı.''
Çete Üyesinin Ömrü Boyunca  Olan Risk Gelişimi
Yaş 9, İlk önce çetelerle ilgili bir şey duydu ve çetede biriyle tanıştı.
Yaş 10,  Çete şiddetiyle öldürülen veya yaralanan birini gördü.
Yaş 14, Okulda başka biri tarafından ilk "zorbalık".
Yaş 16, BPSN çetesine katıldı.
Yaş 17, İlk defa bir Revolver ateşledi.
Yaş 18, Gerçek bir silahı oldu.
Yaş 20, Kalıcı dövme yaptırdı.
Yaş 20, Herhangi bir suçtan tutuklandı.
Yaş 26, Hapisten birkaç yıl önce çıktı ve yasal olarak evlenmeyi bekledi.
Yaş 30, Çeteyi bırakmayı istiyor.
Yaşananlar yukarıda gösterilmiştir. Böylece, tipik BPSN (veya herhangi bir çetenin üyesi) çete üyesinin yaşamı az çok tahmin edilebilir. Bugün Amerika'daki çoğu çete gibi BPSN'in de, küçük çocukları istismar ettiği açıktır. İşe yeni başlayanlar hala ilkokul'a giden çocuklardan oluşuyor. 

Tipik BPSN üyesinin diğer özellikleri:
*** Yüzde 48,6'sı mahkeme tarafından yönetilen psikolojik danışma veya terapi programında.
*** % 33.3'lük kısmı, madde bağımlılığı danışmanlığı programında yer almakta.
*** Madde bırakma anketlerine katılan üyelerin yaş ortalaması 15'dir.
*** Kalıcı dövmeleri var.
*** Çoğu (% 82.1) Allah'a inandığını belirtmektedir (bunların yüzde 40'ı cehenneme gitmeyi beklemektedir ve yüzde 60'ı cennete gideceğine inanmaktadır).
*** Çoğu (% 78,9) çete tarafından öldürülen arkadaş veya aile üyelerini gördü.
*** Çoğu (% 82,1) kendi çocuklarının çete üyesi olmasını istememektedir.
*** Yarısı (% 57.5) ailesinde bir kişinin madde bağımlılığı sorunu olduğunu bildirmiştir.
*** Çoğu (% 86.4) okuldan uzaklaştırılmıştır.
*** Yüzde 41'i çeteyi bırakmaya çalışmıştır.
*** Yarısından fazlası (% 59.5) kendi çeteleri tarafından öldürülmüştür.
*** BPSN üyelerinin çoğu (% 75.7) çete içine başkalarının katılmasına yardımcı olmuştur.

Amerika'nın Savaşı; ''Uyuşturucu''
‘Savaş’: Yıllarca çeşitli Amerikan idareleri; uyuşturucu kullanan topluma kötülük ve zayiatı ortadan kaldırmak adına, onları suçladıklarını iddia etmişlerdir. 1914'te Kongre, eroin satışını kısıtlamak için kullanılan ''Harrison Vergi Yasasını'' kabul etti. O zamana kadar, uyuşturucu pazarı çoğunlukla düzensiz bir hal almıştı ve bu, sonunda uyuşturucu üzerine tam ölçekli bir savaşa dönüşecekti. Amerika'daki çeşitli yönetimler, bu iç savaşı kendi şehirlerinde; Bronx, Batı Baltimore ve South Central Los Angeles gibi alt sınıflardaki yetişkin siyahi erkek nüfusunun yarısından fazlasına arttırmaya devam ettiler.
Amerikan hükümeti; toplumunun en fakir, en savunmasız vatandaşlarını umursamayarak onları terk ettiğini gösterdi. Bu 'savaş' tarafından yutulmaktı. Amerikan hükümeti, son elli yıl boyunca ırksal profili ve önyargıyı teşvik eden, düşük sınıftaki kentsel bölgeleri savaş alanlarına çeviren, anayasal ve hatta temel parçalara ayıran acımasız bir politika ile devam ederse, vatandaşlar ayaklanmaktan başka bir çözüm bulamaz. Savaşlar, savaş yasaları tarafından yönetilirken, uyuşturucuyla savaşın polis ve hükümet eylemleri döngüsündedir. Savaş kadar aşırı bir şeyin medyada kullanılması, aşırı uçların kullanımını teşvik etme amacına hizmet ettiği için özellikle yararlıdır.
Uyuşturucu konusu ve uyuşturucu savaşı fikrinin Dünya savaşı kadar önemli olduğunu tam olarak anlamak önemlidir. Richard Nixon uyuşturucu savaşını ilan ettiğinde, kampanya gündemi olarak görülüyordu. Bu durum ülkeyi böldüğü sırada; Vietnam meselesini düzgün bir şekilde tersine çevirebileceği anlamına geliyordu. Yine de Devletin ahlakı; orta sınıf veya üst sınıfları değil, alt sınıfı sansürleme eğilimindedir. Uyuşturucu ticareti, özellikle düşük seviyeli ilişkiler; uzun zamandır alt sınıflar ile ilişkilendirilmiştir. Satış çoğu zaman sokak köşelerinde ve kapı önlerinde çok görünür. Bir suç olduğu gerçeğiyle birleştiğinde, politikacılar için kolay bir hedef haline gelir.  

Yüksek Yoğunluklu Uyuşturucu Ticareti Alanları
f26d74c0356f607c19f38f92612bdf16.png


Çetelerin Yükselişi ve Tutuklu Hakları: Sıfır Tolerans
Barın arkasındaki çete liderleri ya da Jeff Fort'un dediği gibi “Yabancılar”; bir dini kimliğin arkasına saklanma, düzeltici bir ortama uyum sağlamanın üstesinden gelmenin bir yolu olduğunu çabucak öğrenmişti. Mahkeme, tutuklu haklarına ilişkin “hands off doktrinini” kaldırıldı. 1960'lı yıllardan başlayarak 1970'li yıllarda kurulan hapishanelerde tutuklular çok sayıda yeni “hak” elde ettiler. Mahkumlar yasal haklarını ve bunları nasıl kullanacaklarını biliyorlardı. Çete liderleri bireye; haklarını genişleten, özgür ve açık bir toplumdan yararlanma konusunda en ustadır.
Bunları çete veya bir güvenlik tehdidini temsil eden herhangi bir organizasyona değil, bireye verilen haklar olduğunu hatırlamamız gerekiyor. 1970'lerden beri çeteler ve çete liderleri, bu tutuklu haklarını sistematik olarak parmaklıkların ardında daha etkin bir şekilde işletebilmek için kullanmışlardır. Ayrıca, Islah kurumları içindeki çetelerin yükselişini ve son yirmi yıl içinde parmaklıkların ardında faaliyet gösterme kabiliyetlerinin arttığı iddia ediliyor. Liderler barların arkasında olsa bile örgüt dışarıda hala aktif. Pek çok çete araştırmacısı Larry Hoover ve Jeff Fort gibi çete liderlerinin; çetelerini parmaklıkların arkasından yönetmeye devam edebildikleri, Illinois devlet hapishanelerinde olduğu gibi tutuklu olduklarını söylüyor.
Bugün devlet kurumunun bir parçası ya da özel mülk  olarak işletilen bazı kurumlar, çete üyelerine barların arkasında çete kıyafetleri giymelerine izin vermektedir. Amerika hapishanelerinin ''çete için pozitif tolerans" atmosferine sahip olduğu söyleniyor. Yöneticiler genellikle çetelerin veya çete üyelerinin tehdidi konusunda çok cahildirler ve dolayısıyla çeteler bu memurların burnunun hemen altında faaliyet göster. Açıkçası, bu çete üyeleri bu tür kısıtlamaların uygulandığı okulda okuyan birçok çocuktan daha fazla haktan yararlanıyorlar. Pek çok okulun ve bazı ıslah tesislerinin ve mahkeme salonlarının çete kıyafetlerinin giyilmesine karşı yasaklara sahip olmasının sebebi; sıfır toleranslı bir bakış açısıyla, göz korkutucu bir atmosfer yaratmasıdır. Ve bunu kabul eden herhangi bir yönetici potansiyel olarak bazı yasal yükümlülüklerle karşı karşıya.
Çetelerle ilgili olarak sıfır tolerans; 1991'e kadar uzanan bir kavramdır. Bugün daha proaktif bir yaklaşım muhtemelen haklı çıkmıştır. Çeteler için olumsuz bir hoşgörü politikası; bu tür çete faaliyetlerini yasaklamakla kalmayacak, bu tür davranışlara yaptırımlar ve cezalar getiricektir.Sıfır tolerans politikasında, çetelerin hoş görülmemesi, diğer bir deyişle çete faaliyetlerine karşı bir uyarıda bulunulması etkisi için yasalar veya yönetmelikler belirlenir. Çete faaliyetine caydırıcı davranmak için sıfır tolerans politikasına bazı kurallar eklenmiştir. Çeteleri bir topluluktan uzak tutmanın yolu; sıfır tolerans politikasında değil, sadece negatif bir hoşgörü politikasına başlamaktır.

Çete Üyesinin Kontrolünü Sağlamak İçin Kullanılan Stratejiler
Kullanılan Strateji:                                                           Yüzde
Telefon görüşmelerini dinleme,                                    % 75,7
Mailleri takip etme,                                                          %75,4
Çeşitli programların uygulanması,                                %42
Transferler,                                                                       % 58,1
Ayrıştırma,                                                                         % 55,4
İletişimi kesme,                                                                 % 46,6
Kilitleme,                                                                            % 41,2
Sayı dengeleme,                                                                %32,7
Rakip çete üyelerini aynı bölümde tutma,                   %38,5
Liderleri ayırma,                                                                % 34.5
Çete üyelerini takip etme,                                                % 34,5
Çete liderlerini yüksek güvenlikli tesislerde kilitleme,  % 24,3
Aile bireylerine kavuşturma,                                            % 25.7
Sızma                                                                                    %4.1
Çeteleri kontrol etme,                                                       % 2.7









Hiç yorum yok:

Yorum Gönder